Перевод: со всех языков на русский

с русского на все языки

dış pazar

  • 1 dış pazar

    вне́шний ры́нок

    Türkçe-rusça sözlük > dış pazar

  • 2 dış

    1.
    1) вне́шняя (нару́жная) сторона́ (чего-л.), вне́шний (нару́жный) вид (чего-л.)

    dışı beyaz, içi sarı — снару́жи бе́лый, внутри́ жёлтый

    dışına çıkmak — а) вы́йти за ра́мки чего; б) вы́йти нару́жу

    yetkisinin dışma çıkmak — превыша́ть [свои́] полномо́чия

    2) вне́шность, нару́жность (чего-л.)
    3) разг. заграни́ца

    dışa satım — э́кспорт, вы́воз

    yurt dışına çıkanlar — отъезжа́ющие за грани́цу

    2.
    1) вне́шний в разн. знач.; нару́жный; а) нару́жная дверь; б) пара́дная дверь (дома, квартиры)
    2) вне́шний, иностра́нный

    dış memleketler — зарубе́жные стра́ны

    dış pazar или dış piyasa — вне́шний ры́нок

    dış siyaset — вне́шняя поли́тика

    dış ti caret — вне́шняя торго́вля

    dış yatırım — вне́шние капиталовложе́ния, инвести́ция

    3.

    akıl dışı — неразу́мный

    edep dışı — неприли́чный, недозво́ленный

    evlilik dışı — внебра́чный

    kanun dışı etmek — поста́вить вне зако́на, объяви́ть вне зако́на

    mantık dışı — нелоги́чный

    memleket dışı haklar — экстерриториа́льные права́, экстерриториа́льность

    mesai dışı çalıştırmak — заставля́ть рабо́тать сверхуро́чно

    -ın dışında — а) вне (чего-л.); за, за преде́лами (чего-л.); б) за исключе́нием, кро́ме (кого-чего-л)

    iş hayatının dışında — вне рабо́ты

    rekabetin dışında — вне конкуре́нции

    şehir dışında — за преде́лами го́рода, за го́родом

    Büyük Türk-Rus Sözlük > dış

  • 3 بازار خارج

    dış pazar

    Farsça-Türkçe sözlük > بازار خارج

См. также в других словарях:

  • dış pazar — is., ekon. Bir ülkenin mal satabildiği yabancı ülke …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pazar — is., Far. bāzār 1) Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer Perşembe pazarı. Salı pazarı. 2) Belli bir şeyin satıldığı yer Balık pazarı. 3) Alım satım, alışveriş Allah hayırlı pazar versin. 4) Haftanın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dış — is. 1) Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar. A. Haşim 2) Bir konunun kapsamına girmeyen şey 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Čačak — Чачак Héraldique …   Wikipédia en Français

  • piyasa — is., İt. piazza 1) Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar. M. Ş. Esendal 2) Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Kosovo — This article is about the geographical region of Kosovo. For individual articles about the entities disputing its sovereignty, see Republic of Kosovo and Autonomous Province of Kosovo and Metohija. For other uses, see Kosovo (disambiguation).… …   Wikipedia

  • Geschichte Bosnien-Herzegowinas — Dieser Artikel oder Abschnitt bedarf einer Überarbeitung. Näheres ist auf der Diskussionsseite angegeben. Hilf mit, ihn zu verbessern, und entferne anschließend diese Markierung. Inhaltsverzeichnis 1 Antike 1.1 Die Illyr …   Deutsch Wikipedia

  • Geschichte Bosniens und der Herzegowina — Dieser Artikel oder Abschnitt bedarf einer Überarbeitung. Näheres ist auf der Diskussionsseite angegeben. Hilf mit, ihn zu verbessern, und entferne anschließend diese Markierung. Inhaltsverzeichnis 1 Antike 1.1 Die Illyr …   Deutsch Wikipedia

  • açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deri — 1. is. 1) İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten Bütün kemikleri, ince bir deri altında birer birer sayılıyordu. P. Safa 2) sf. Bu tabakadan yapılmış Üstünde yine o siyah deri pardösüsü, kolunda siyah deri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»